29 Eylül 2010 Çarşamba

SUFİ...


“Sufizm bir sistem değildir; varoluş için bir açıklaması yoktur, varoluşun gizlerine giden bir yoldur. Hiçbir şeyi açıklamaz, yalnızca gizleri gösterir. Sizi gizemin içine yollar…Bir metafizik değil, mecazdır. 'Ay'ı işaret eden parmaktır. Parmağı analiz ederek 'ay'ı anlayamazsınız, ama içtenlikle o yöne bakarsanız, 'ay'ı görürsünüz. 

Sufi hikayeleri felsefi değidir. İnce ipuçları ve fısıltılardır. Doğal olarak, sadece içtenlikle ve empati ile dinleyenler, güvenle kalplerini açıp teslim olmaya hazır olanlar Sufizmin ne olduğunu anlayabilirler. Yalnızca sevebilenler Sufizmin ne olduğunu anlayabilir. 


Sufizm bir dünya görüşü değil, görmektir. Dünya görüşü, olduğunuz yerde   sayıyorsunuz demektir; bir felsefeye, gerçekle ilgili belli açıklamalara inanırsınız. Aynı kalırsınız, değişmezsiniz. Dünya görüşü sizi biraz bilgilendirir, daha bilgili olursunuz. 

Görmek ise sizi dönüştürür. Ancak dönüştüğünüzde, yaşamın başka yüksekliklerini ve derinliklerini deneyimlediğinizde, görebilirsiniz. 

Sufizm bir görüdür. Aslında 'Sufizm' demek de doğru değildir... Sufiler 'Sufizm' demez; bu başkalarının verdiği bir addır. Onlar tasavvuf derler, bu bir aşk görüşüdür, gerçeğe aşk ile yakınlaşmaktır. Varoluş hakkında düşünen kişi biraz muhaliftir çünkü varoluşu bir sorun sanır - sanki varoluş ona meydan okuyordur ve o da buna karşılık veriyordur, sırrı çözmelidir, gizemi yok etmelidir. Savaşır. 

Sufi der ki: ‘Biz ve varoluş biriz. Varoluşla kavgaya lüzum yok. Gönlünü al, birleş, davet et, sev, arkadaş ol ve varoluş sırlarını kendisi açacaktır.’
 

…Sufizm özgürlüktür. Belli bir sisteme inanmanızı söylemez. İnançtan değil, güvenmekten bahseder.  

                                                                                                   OSHO
Görsel öğe (www.itüsozluk.com/gorseller/semazen/22716) web adresinden alınmıştır.

2 yorum:

  1. "...Doğal olarak, sadece içtenlikle ve empati ile dinleyenler, güvenle kalplerini açıp teslim olmaya hazır olanlar..."
    Yani tüm egolarını, önyargılarını bir kenara bırakmış olanlar... Hayattaki herşeye böyle yaklaştığında karşına çıkan anlamlar öyle sersemletiyor ki insanı, heyecandan konuşamıyorsun bile.
    Mesela dans ederken bu görüşü benimsersen de ancak o zaman özgürleşiyorsun ve ancak o zaman başkası için değil yalnızca yüce duygular için dansediyorsun; bir yerlerde tekrar kendini buluyorsun...
    Teşekkürler canımmm

    YanıtlaSil
  2. Mevlana bir şiirinde "Haydi ben bensiz geleyim, sen sensiz gel" diyor...Dediğin gibi; benlik kavgasını bırakmadan, egomuzu yatıştırmadan kendimizi bulmak, asıl 'ben'e ulaşmak mümkün değil sanırım... Bu içten ve güzel yorumun için teşekkürler:)

    YanıtlaSil